Akdeniz’in Tarih Kokan Şövalye Adası: Malta Gezilecek Yerler Rehberi!
Akdeniz’in tam kalbinde, Sicilya’nın güneyinde, Kuzey Afrika’nın hemen üzerinde minik bir ada ülkesi düşünün. Öyle bir yer ki; her sokağı bir açık hava müzesi, her koyu turkuaz bir rüya ve her taşı binlerce yıllık bir hikaye anlatıyor. Fenikelilerden Romalılara, Araplardan meşhur Malta Şövalyeleri’ne (St. John Şövalyeleri) ve son olarak İngilizlere kadar herkesin iz bıraktığı, bal rengi taş binalarıyla güneşin hiç eksik olmadığı bir ada: Malta.
gezibulteni.com olarak dünya turumuzu tamamlarken, Akdeniz’in bu en karakteristik durağını es geçemezdik. Malta, sadece bir deniz-kum-güneş destinasyonu değil; aynı zamanda Avrupa tarihinin en önemli savunma hatlarından biri, Game of Thrones gibi yapımların doğal platosu ve kültürel bir mozaik.
Eğer hazırsanız, daracık sokaklarında kaybolacağımız, barok mimarisine doyacağımız ve dünyanın en berrak sularında yüzeceğimiz Malta rehberimize başlıyoruz.
Gezi Bülteni İçerik
- 1 Malta Hakkında Bilmeniz Gerekenler: Gitmeden Önce Pratik Notlar
- 2 1. Başkent Valletta: Barok Mimarisinin Zirvesi
- 3 2. Mdina: Sessiz Şehrin Büyüsü
- 4 3. Üç Şehirler (The Three Cities): Tarihin Öteki Yakası
- 5 4. Marsaxlokk: Rengarenk Balıkçı Kasabası
- 6 5. Kuzey Malta: En İyi Plajlar ve Temel Reis Köyü
- 7 6. Gozo Adası: Zamanın Yavaşladığı Yer
- 8 7. Comino Adası ve Blue Lagoon (Mavi Lagün)
Malta Hakkında Bilmeniz Gerekenler: Gitmeden Önce Pratik Notlar
Malta’yı gezmeye başlamadan önce, bu küçük ada ülkesinin dinamiklerini anlamak seyahatinizi çok daha konforlu hale getirecektir.
-
Malta Neresi ve Nasıl Bir Yer? Malta aslında üç adadan oluşur: Ana ada Malta, daha sakin ve kırsal olan Gozo ve ikisinin arasında neredeyse ıssız olan Comino. Ülke çok küçük olmasına rağmen (İstanbul’un bir ilçesi kadar), gezilecek yerlerin yoğunluğu nedeniyle en az 4-5 tam güne ihtiyacınız var.
-
Ne Zaman Gidilir? Malta’da güneş neredeyse yılın 300 günü yüzünü gösterir. Temmuz ve Ağustos ayları çok sıcak ve kalabalık olabilir. En ideal zamanlar; denize de girebileceğiniz Mayıs-Haziran veya Eylül-Ekim dönemleridir. Kışın giderseniz tarih ve kültür gezisi için harika bir hava bulursunuz ancak deniz için soğuk olabilir.
-
Ulaşım: Malta’da metro veya tramvay yok. Ulaşım otobüslerle sağlanıyor. Otobüs ağı çok geniş, adanın her noktasına ulaşabiliyorsunuz ancak yollar dar ve trafik yoğun olabildiği için mesafeler kısa olsa da varış süreleri uzayabiliyor. Araba kiralamak bir seçenek ama trafiğin İngiltere gibi soldan aktığını unutmayın. Adalar arası (Malta-Gozo) ve şehirlerarası (Valletta-Sliema) feribotları kullanmak ise hem keyifli hem de pratiktir.
-
Dil ve Para: Resmi diller Maltaca ve İngilizce. Neredeyse herkes İngilizceyi ana dili gibi konuşur, bu da gezginler için büyük kolaylık. Para birimi Euro’dur.
1. Başkent Valletta: Barok Mimarisinin Zirvesi
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan başkent Valletta, Malta’nın atan kalbidir. Şövalyeler tarafından 16. yüzyılda “beyefendiler için beyefendiler tarafından inşa edilmiş bir şehir” olarak planlanan Valletta, ızgara planlı sokakları, cumbalı evleri (Gallarija) ve muazzam surlarıyla sizi anında içine çeker.
St. John’s Co-Cathedral (Aziz John Katedrali)
Dışarıdan baktığınızda sade, sur benzeri bir yapı göreceksiniz. Sakın aldanmayın. İçeri adım attığınız anda karşılaşacağınız ihtişam, Avrupa’daki en süslü barok kiliselerden biri olduğunu kanıtlıyor. Her santrekaresi altın varaklar, freskler ve mermer mezar taşlarıyla kaplı. Katedralin en önemli hazinesi ise ünlü ressam Caravaggio’nun “Vaftizci Yahya’nın Başının Kesilmesi” tablosudur. Bu tablo, sanatçının imzasını taşıyan tek eseridir.
Upper Barrakka Gardens (Yukarı Barrakka Bahçeleri)
Valletta’nın en güzel manzarası tartışmasız burasıdır. Büyük Liman’a (Grand Harbour) ve karşı kıyıdaki “Üç Şehirler”e tepeden bakan bu bahçe, özellikle gün batımında büyüleyicidir. Her gün saat 12:00 ve 16:00’da alt taraftaki topçu bataryasından (Saluting Battery) yapılan top atışı seremonisini buradan izleyebilirsiniz.
Valletta Sokakları ve Republic Street
Valletta’nın en büyük keyfi, dik yokuşlu ara sokaklarında kaybolmaktır. Renkli cumbalı evlerin fotoğraflarını çekin, küçük kafelerde mola verin. Şehrin ana arteri olan Republic Street ise alışveriş ve insan manzaraları için idealdir.
2. Mdina: Sessiz Şehrin Büyüsü
Valletta’dan önce Malta’nın başkenti olan Mdina, adanın orta kısmında bir tepe üzerine kurulmuştur. “Sessiz Şehir” (Silent City) olarak anılır çünkü içine sadece burada yaşayanların araçları girebilir.
Surların içine girdiğiniz anda zaman durur. Orta Çağ ve Barok mimarisinin iç içe geçtiği daracık, labirent gibi sokaklarda yürürken sadece kendi ayak seslerinizi duyarsınız. Game of Thrones hayranları, burayı ilk sezon King’s Landing sahnelerinden hatırlayacaktır. Mdina Katedrali’ni ziyaret etmeyi ve surların üzerindeki Fontanella Tea Garden’da meşhur çikolatalı pastayı yiyip adayı tepeden izlemeyi unutmayın.
Rabat: Mdina’nın hemen dışındaki banliyösü olan Rabat, daha yerel bir yaşam sunar. Burada Hıristiyanlığın erken dönemlerine ait St. Paul Yeraltı Mezarları (Catacombs) görülmeye değerdir.
3. Üç Şehirler (The Three Cities): Tarihin Öteki Yakası
Valletta’nın Upper Barrakka Bahçeleri’nden karşıya baktığınızda gördüğünüz, limanın diğer yakasındaki üç müstahkem şehirdir: Vittoriosa (Birgu), Senglea (Isla) ve Cospicua (Bormla).
Burası, Valletta’dan bile daha eski bir tarihe sahiptir ve Şövalyelerin adaya ilk geldiklerinde yerleştikleri bölgedir. Valletta’ya göre çok daha az turistik, çok daha yerel ve otantik bir havası vardır. Özellikle Birgu’nun (Vittoriosa) ara sokakları, çiçeklerle bezeli evleri ve yat limanı yürüyüş için harikadır. Valletta’dan buraya küçük geleneksel teknelerle (Dgħajsa) geçmek çok keyifli bir deneyimdir.
4. Marsaxlokk: Rengarenk Balıkçı Kasabası
Adanın güneydoğusunda yer alan Marsaxlokk, Malta’nın en fotoğrafik noktalarından biridir. Burası geleneksel bir balıkçı kasabasıdır ve limanı, “Luzzu” adı verilen rengarenk, gözlü balıkçı tekneleriyle doludur. Fenikelilerden kalma bir gelenek olan bu gözlerin, balıkçıları denizdeki kötülüklerden koruduğuna inanılır.
Özellikle Pazar günleri kurulan büyük balık ve hediyelik eşya pazarı çok popülerdir. Taze deniz ürünleri yemek için adadaki en iyi adreslerden biridir.
Blue Grotto (Mavi Mağara)
Marsaxlokk’a yakın bir konumda bulunan Blue Grotto, devasa bir doğal kaya kemeri ve altındaki mağaralar sistemidir. Buranın olayı, güneş ışıklarının suya vurmasıyla oluşan inanılmaz fosforlu mavi renktir. Manzarayı tepeden seyretmek ücretsizdir, ancak asıl deneyim için küçük teknelerle mağaraların içine giren turlara katılmalısınız (hava ve deniz durumu uygunsa).
5. Kuzey Malta: En İyi Plajlar ve Temel Reis Köyü
Malta’nın güneyi daha kayalıkken, kuzeyi daha kumluk plajlara ev sahipliği yapar.
-
Mellieha Bay (Ghadira Bay): Adanın en uzun kum plajıdır. Sığ deniziyle çocuklu aileler için idealdir.
-
Golden Bay ve Ghajn Tuffieha: Özellikle gün batımında muhteşem manzaralar sunan, yan yana iki harika kum plajı. Ghajn Tuffieha’ya ulaşmak için biraz merdiven inmeniz gerekir ama kesinlikle değer.
-
Popeye Village (Temel Reis Köyü): 1980 yapımı “Popeye” (Temel Reis) filmi için inşa edilmiş bu set, çekimler bittikten sonra yıkılmayıp bir eğlence parkına dönüştürülmüş. Anchor Bay koyundaki bu rengarenk ahşap evler, özellikle çocuklu aileler ve Instagram fotoğrafçıları için çok eğlenceli bir durak.
6. Gozo Adası: Zamanın Yavaşladığı Yer
Malta ana adasının kuzeyinden feribotla yaklaşık 25 dakikada ulaşabileceğiniz Gozo, ana adanın daha kırsal, daha yeşil ve çok daha sakin kardeşidir. Malta’nın kalabalığından kaçmak isteyenler için bir sığınaktır.
-
Victoria (Rabat) ve Cittadella: Gozo’nun başkenti Victoria’nın tepesinde yer alan Cittadella, adanın her yerinden görülebilen muazzam bir kaledir. Surların üzerinden tüm Gozo’yu 360 derece izleyebilirsiniz.
-
Dwejra Bay: Bir zamanlar meşhur “Azure Window” (Mavi Pencere) kaya oluşumunun olduğu yerdi. 2017’de bir fırtınada yıkılmış olsa da, bölge hala “Inland Sea” (İç Deniz) ve “Blue Hole” gibi dalış noktalarıyla çok popülerdir.
7. Comino Adası ve Blue Lagoon (Mavi Lagün)
Malta’nın kartpostallarda gördüğünüz o inanılmaz turkuaz suyu işte burasıdır. Malta ve Gozo arasında, üzerinde sadece birkaç kişinin yaşadığı küçücük Comino Adası’nın kıyısındaki Blue Lagoon, adeta devasa bir doğal yüzme havuzudur.
Suyun berraklığı ve rengi gerçekten büyüleyicidir. Ancak buranın bir “turist mıknatısı” olduğunu unutmayın. Yaz aylarında saat 10:00’dan sonra adım atacak yer bulmak zor olabilir. Tavsiyemiz; ya sabahın ilk teknesiyle çok erken gidin ya da kalabalığın çekilmeye başladığı akşamüzeri saatlerini tercih edin.
Malta Mutfağına Kısa Bir Bakış
Gezmek acıktırır. Malta mutfağı İtalyan ve Kuzey Afrika etkileri taşır.
-
Pastizzi: Malta’nın milli sokak lezzeti. İçi bezelye püresi veya ricotta peyniri dolu, kat kat, çıtır bir hamur işi. Her köşe başında bulabilirsiniz ve çok ucuzdur.
-
Fenek (Tavşan Yahnisi): Malta’nın geleneksel ana yemeğidir. Genellikle sarımsaklı ve şarap soslu olarak servis edilir.
Özetle Malta
Malta küçük olabilir ama sunduğu deneyimler devasadır. Sabah binlerce yıllık bir tapınağı gezip, öğlen barok bir şehirde kahvenizi yudumlayıp, akşamüstü dünyanın en berrak sularından birinde yüzebileceğiniz nadir yerlerden biridir. 20 yıllık tecrübemizle söylüyoruz; Akdeniz’in bu şövalye ruhlu adası, beklentilerinizin çok ötesine geçecek.
İyi yolculuklar!
Bir Cevap Yaz
